Kışkırtıcıları sondan başa doğru
yazalım. Doğu Perinçek'in bir süredir ADALET YÜRÜYÜŞÜ yapanlara
karşı kışkırtıcı bir tutum içinde olduğunu biliyoruz.
Kışkırtıcılığının şekli ve şemaline baktığımız zaman Bahçeli ve
onun yanında kalan bir avuç dünün Gladyo döküntülerinin
yaptıklarını aratmayacak cinsten. Bu yüzden de yaptıklarının çap
ve etkisini önemsemek olası değil ama adı üstünde kışkırtıcılık
çapından büyük sonuçlar her zaman doğuracağı için önemsiyoruz ve
ülkemizin bütün demokrasi güçlerine ve bu yapının içinde yer
alan özellikle de genç kardeşlerimize Perinçek'in bu
hezeyanlarına prim vermeyin diyoruz.
Dün; Perinçek bir kez daha ADALET YÜRÜYÜŞÜ'NÜ PKK'nın, HDP'nin
desteklediğini söyleyerek geniş halk yığınlarını kandırmaya
yönelik zehrini kustu, ancak Parinçek'i ve partisini iyi bilen
halk yığınları bu seslenişe kulak bile vermedi, hemen herkes
Perinçek'le ilgili bir anısını anımsayarak; "yaptı yine
yapacağını" diyerek basıp geçtiler bu sözlerin üstüne. Tabi
internetten Perinçek'in nasıl bir kişi olduğunu göstermek
bağlamında daha önce Apo ile çekilmiş resimlerini paylaşarak
yanıt vermek isteyenler de oldu.
O resimler laf olsun diye çekilmiş resimler değildir. O
resimlerin sonrasında Sosyalist Partiyi kuran Perinçek ve
arkadaşları; Doğu ve Güneydoğu'da parti örgütlerini kimlere
kurdurduğunu da açıklarsa bugünkü çizgisinin de ne denli
güvenilmez olduğunu bütün açıklığı ile gösterir bana kalırsa.
Perinçek'in Sosyalist Partisi kapatıldıktan sonra da yine PKK
çizgisinden olan pek çok kimse İşçi Partisi'nde yöneticiydiler.
Ne zaman Perinçek partisinde bir çizgi değişikliğine gitti,
Atatürkçü bir parti olacaklarını, bundan sonra parti miting
yürüyüş ve toplantılarında Türk Bayrağı ile yan yana Atatürk'ün
resimlerinin de taşınacağını söyledi, işte o andan itibaren de
bu partinin saflarını PKK'nın ödünç verdiği insanlar terk etti.
Bunu İşçi Partisi kadroları çok iyi bilirler.
Şimdi kalkmış vatan-millet-Sakarya palavrasıyla ADALET
YÜRÜYÜŞÜ'NÜ karalamaya kalkan Perinçek böyle bir kişiliktir, her
zaman ülkemizde en gerici ve faşizan çevrelerle bir yolunu bulup
bir şekilde ilişkisini sürdürmeyi bilmiştir. Hani bazıları
Perinçek'in Beka Vadisi'ne Apo'ya; "aklını başına topla,
Amerikancı politikalara alet olma, Türkiye Cumhuriyeti ile
birlikte ol" demeye gittiğini söylüyorlar ya; hani diyelim
öyledir, bu kez de Perinçek oraya kimin adına gittiğini
açıklamalıdır.
Neyse bu tartışmalar inanın çok su götürür çok. Burada asıl olan
şey Perinçek'in tam bir nasyonal sosyalist ağzıyla açıklama
yapmasıdır ki önemli olan da zaten budur.
Gelelim şu boyu boşu, bilgisi ve birikimi asla bir devlet
yönetmeye yetmeyecek olan, demokrasiden ne anladığı belirsiz
Binali Yıldırım'ın sözlerine. Binali Yıldırım; çevre yolu
açılışında bir kez daha ADALET YÜRÜYÜŞÜ nedeniyle
Kılıçdaroğlu'na çattı ve 20 bin kilometre yol yaptıklarını bu
kadar yolu ey Kılıçdaroğlu sen yürüyemezsin, senin adımların
milletin adımları değil, teröristlerle birliktesin demeye
getiren bir hezeyanla bu muhteremde yandaşlarının kanına
kışkırtıcılık şırınga ediverdi. Sonra yine mecliste adalet
aranır benzeri sözler de ederek sözüm ona bir kağnı içi boş
tehditkar sözler savurdu. İftiraları ise yine aynıydı. Fetöcülük,
PKK'ya yakın duruş falan filan. Hani insan bir kez aynaya bakar
değil mi? Ama bakmıyor işte. Bakmamakta haklı da, öyle bir yüz
karşısında ayna ne yapabilir ki yemin billah
çatlar…çatlar…çatlar…
AKP sözcüsü Mahir Ünal'a ne buyrulur? O da aynı telden çalıp
duruyor. Sözleri içeriksiz ve kışkırtıcı. Bir insanın kendi
partisine dönüp bakmaması bu olsa gerektir. Fetöcü mü dediniz;
bana sorarsanız AKP'nin alayı Fetöcüdür. Hani şimdilerde PKK'yı
çok eleştiriyorlar ya, bunların alayı daha düne kadar PKK ile
yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen kimselerdi.
Bakan Canikli'nin ve Numan Kurtulmuş'un sözlerini de eklersek
karşımızda epey kışkırtıcının olduğunu görüyoruz. Üstelik bunlar
sadece kışkırtıcı değiller. Yürüyüşe karşı örgütlendiği dile
getirilen Bahçeli'nin ülkücülerini de piyasaya sürecekleri
konuşuluyor. Acaba ne yaparlar bunlar? İstanbul girişinde
yürüyüşçülere saldırırlar, iktidar da bunu bahane ederek; OHAL'i
de kullanıp yürüyüşü engellemeye kalkabilir mi bilinmez ama
iktidar kendi içinde en çok bunları konuşuyordur bana kalırsa.
Zaten bazı kendilerine ülkücüyüm diyen kimselerden yol boyunca
etkisiz saldırı girişimleri de olmadı değil. Örneğin önceki gün
bir ülkücü yürüyüşçülere "hepiniz asılacaksınız" derken kurulan
tezgâhın belki de bir parçasıydı kim bilir?
Oyunun son perdesinde bir kez daha ülkücülerin kullanılacağından
söz edilmesi manidar. Öyle ya her şeye alet olan Bahçeli'nin
kaybedecek neyi kaldı ki? Artık elinde kalan son barutu ile kim
bilir AKP ve saraya yaranır ve onların istediği yönde bir iş
çıkarırsa sırtı bu kez sıvazlanmakla kalmaz, kendisine gelecek
için bazı garantiler bile verilebilir. Ne var ki; bir kez
tüyleri yolunan kartalın değil yükseklerden uçması bir hendek
atlamasının bile olanağı yoktur olmayacaktır da. Çünkü tarih
Bahçeli ve tosuncuklarını silmiştir.
Yakında Perinçek'in de silindiğini göreceksiniz biz söylüyorsak
bir bildiğimiz olduğu içindir bilmem anlatabildim mi?