Adalet öyle aranmaz, böyle
aranmaz. Hatta şöyle hiç aranmaz. Hele hele adalet tişörtü
giyerek adaleti aramak hiç olası değildir. Ya peki nasıl aranır?
Bunun yanıtını da meclisi işlevsiz hale getirmiş olan AKP ve
saray iktidarı veriyor.
"Adalet mecliste aranır" diyerek. Meclisi anayasa değişikliğini
hile ile gerçekleştirerek devre dışı bırakacaksın sonra da çıkıp
meclisi işaret edeceksin, hiç olacak iş mi? Göz boyama ve yalan
pompalama konusunda öyle hünerli hale gelmişler ki, tam 15
yıldır ülkeyi böyle yönetiyorlar.
İktidara geldiklerinde demokrasi türküsü çağıranların tramvayı
durağa geleli çok oldu. Yolsuzluklardan söz edenlere ise Allah
verdikçe verdi, her biri birer Karun oldular. Elleri de uzadı,
dilleri de. El attıkları ne varsa işini bitirip
işlevsizleştirdiler. Kıyılar, sit alanları, orman arazileri,
kentlerin önemli yerleri talana açılıp tek tek yağmalandı.
Ülkenin en önemli yerleri dinci-imancı tarikat ve cemaatlere
peşkeş çekildi. Tıpkı Fethullahçılar gibi AKP'nin ve sarayın
hatırlıları eğitime el atıp yurtlar açtılar, dağı taşı imam
hatip okullarıyla doldurmaları yetmiyormuş gibi yine bir hükümle
5000 nüfuslu yerlere bile imam hatip okulu açılması seansına
geçildi.
Sizin anlayacağınız özetle söylemek gerekirse hesapsızlık,
kitapsızlık en önemlisi de sorumsuzluk tavan yaptı. Bu yüzden de
bu iktidar yargının ayağına dolanacağını iyi bildiği için hızla
yargıyı bağımsız olmaktan çıkardı, her bir bölümünü iktidarın
iki dudağından çıkacak söze bakar hale getirdi. Bu yüzden de
aynı konuda kısa bir süre içinde pek çok değişik karar veren
yargı ile de böylece tanışmış olduk. Ülke insanı adalet ister
arayamaz. Kentleri adalet arar dört bir yanı kelepçelenmiş
betonlaştırılmış işi bitirilmiş gıkı çıkmaz. Suları alarm verir,
gölleri kurur, ırmakları zehirlenir, denizlerinde yaşam yok olur
adalet nerededir belirsizdir. İnsanlar çığlık atar, işten
atılır, iş kazalarında ölüp giderler, yeraltında onar yüzer
ölürler sesleri adalete ulaşmaz. Ülke terör sarmalında acı
içinde kıvranır, iktidar böylesine bir sorunu iktidarını korumak
için kullanmayı amaç edinir. Halkın çocukları genç yaşlarında
toprağa düşer, sadece "vatan sağ olsun" sözü ile geçiştirilerek
ölümlerine seyirci kalınır, ortada ne adalet vardır ne de
adaletin yürek serinleten rüzgarı. AKP ve saray iktidarının
ağzında terör şöyle olursa bitecek denir, değişen bir şey olmaz,
böyle olursa bitecek denir yine değişen bir şey olmaz ama ortada
adaletin yakasına yapışacağı kimseleri de bulamazsınız. Çünkü
adalet çoktan rafa kaldırılmıştır.
Denir ki Fethullahçılar paralel devlet oluşturmuştur, hiç
paralel devlet olur mu? Sonra bu sözler unutulur, hatta dikkate
bile alınmaz bu kez de o paralelin yerini başka paraleller alır,
ama ne gamdır o paraleller nasıl olsa iktidar yanlısı olduğu
için önemsenmez, önemli sayılmaz. Böyle durumlarda bile su
uyumaz ama adalet hep uyur hep.17 yaşındaki çocuk bile Fetöcüdür
tutuklanıp içeri gönderilir amma velakin meydanlarda,
salonlarda; "Hoca Efendimiz, Hoca Efendimiz" diye damak
çatlatarak hafızan bet sesle konuşan AKP ve saray çevresinde
siyaset yapanların kılına bile helal gelmez. Bu gerçekleri ise
yargı ne görür, ne duyar. Yargının işi muhalefeti sindirmek
üzerine, sesini kesmek üzerine ayarlandığı için yargı o gözelere
basmaz bile.
Adalet tişörtü ile adalet aranmaz öyle mi Sayın Recep Tayyip
Erdoğan? Ama birileri iliksiz cübbe giyince de adalet
dağıtamıyormuş demek ki. Eğer dağıtabilseydi Artvin Cerattepe
için Danıştay bir kentin yok edilmesine karar verebilir miydi
hiç? Ama görüldüğü gibi yargı tasını tarağını toplamış, adalet
dağıtmak yerine iktidarın hemen yanı başında bir büroya
dönüştürülmüştür. Bunun suçluları da açıkça ortadadır. Yani
sizlersiniz. Bu yüzden de kalkıp adalet şöyle mi aranır, böyle
mi aranır demeye hiç mi hiç hakkınız da yoktur, yüzünüz de.
Eğer Kemal Kılıçdaroğlu'nun başlattığı ADALET YÜRÜYÜŞÜ, ülke
genelinde bu denli büyük taraftar topladıysa ülkemizin içinde
yaşadığı somut durumdan kaynaklanmaktadır. O somut durum
capcanlı karşımızdadır. Sayenizde ülke soluk alamaz hale
getirilmiştir. Bu yüzden de ADALET YÜRÜYÜŞÜ'NÜN etkisi sadece
kendisinden söz ettiren bir etkinin çok ötesinde olacaktır. Bu
yüzden de Kocasakal gibi, Feyzioğlu gibi adaletin içinden gelip
de ADALET YÜRÜYÜŞÜ'NE katılanları emperyalizmin işbirlikçileri
gibi göstermeye kalkanları da unutmamak gerekir. Vatan
Partisi'ni saymıyorum onlara zaten doktor ne yerseniz yiyin
demiş.
Evet, yürüyüşün bitmesine iki gün kaldı. Görülmemiş bir
büyüklükte mitingle de yürüyüş sonlanmış olacak ama bundan böyle
hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Orada, burada Ümit Kocasakal ve Metin Feyzioğlu CHP'ye Genel
Başkan olsun mu diye iki de bir çıkıp nabız yoklayanlar da
pılısını pırtısını toplayıp bir daha ortada görünemeyecekler…