AKP ve saray iktidarının hâl ve
gidişi koskocaman bir sıfır. Sıfır, çünkü kısa bir süre önce
benzine önce 9 sonra 12 kuruş zam yapıldı motorine de neredeyse
bu kadar zam bindirildi. Ama görülüyor ki ne kadar zam yapılırsa
yapılsın AKP ve saray iktidarının ekonomide yarattığı kara
delikleri kapatmaya yapılan zamlar yetmiyor. Bu yüzden de
benzine bir kez daha zam yapılacağını öğrenmiş bulunuyoruz. Yani
bu demektir ki iğneden ipliğe yansıyacak zamlarla karşı
karşıyayız.
Ülke bu haldeyken bir de ne görelim Başbakan’ın oğulları ve
yakın akrabaları vergi cenneti olarak ifade edilen Malta’da ve
daha başka yerlerde şirketler kurmuşlar ve buralarda OFF-SHORE
hesapları var. Bu yüzden konu Başbakan Binali Yıldırım’a
sorulmuş. Verilen yanıtlar ise dam başında saksağan vur beline
kazmayı cinsinden. Başbakan’a göre kendisine oğulları üzerinden
eleştiri getirilerek itibarsızlaştırma yoluna gidiliyormuş. Oysa
oğullarının bu gibi şirket kurma hakları varmış. Üstelik
şirketlerini de siyasete atıldıktan sonra oğullarına
devretmiş.oğullarına da demiş ki; devletle asla iş
yapmayacaksınız. Başbakan elinde kağıt sallayarak sözünü
sürdürüyor ve benim çocuklarımın Türkiye’deki şirketi en yüksek
vergiyi ödüyor.
Başbakan’ın oğullarına söylediği devletle iş yapmayacaksınız
sözü daha başbakanın ağzından çıkmadan patladı. Meğer
oğullarının şirketi devletten ihale almış.
Bir de Başbakan’ın şu sözleri ilginç. Oğullarının yaptığı iş
denizcilik olduğu için tabiî ki de dünyanın her yerinde şirket
kurabilirlermiş. Kurabilirler elbet. Buna hukuki olarak bir
engel yok. Ancak konunun duyarlılığı ve bu ülkede emzikli
bebekten bilmem kaç yaşındaki yurttaşa kadar vergi verip de
Başbakan’ın çocukları bundan muaf olursa bunun da ahlaki ve
sosyal yanının sorgulanması gerekir değil mi? Bir de Türkiye’nin
üç tarafının denizlerle çevrili oluşu var ki sanırım şirket
kurmak bu yüzden Türkiye’de pek elverişli olmasa gerektir, ne
dersiniz?
Milli Eğitim politikası çökmüş. TEOG kalkacak ama öğrenciler
adrese dayalı okullara gidip kayıt olacaklar. Oralarda kontenjan
dolu ise bu kez de öğrencilere yallah imam hatipler adres olarak
gösterilecek. Bir de Milli Eğitim Bakan’ı İsmet Yılmaz’ın gafına
ne demeli? Ülkede okulların ancak %10’u nitelikli okullarmış. Bu
okullara çocuklar sınavla gireceklermiş. Bir bakanın ağzından
çıkan söze bakın siz. Demek ki ülkemizdeki okulların %90’ı
fasarya okullar.
Milli Eğitim’in bütçesi konuşulurken de ilginç sonuçlar ortaya
çıkıyor. İmam hatip okulları kayrılan okullar statüsüne alınmış
ve buralara durmadan bütçeden kaynak aktarılıyor. 2018
bütçesinden imam hatip okullarına ayrılan kaynak 6,6 milyar
lira. Bu para ile ne yapılacak? Tabiî ki de laik ve bilimsel
eğitimin köküne kibrit suyu dökmek için gereken her şey bir
güzel yerine getirilecek.
Bildiğiniz gibi Başbakan Binali Yıldırım’a sorulan sorular ABD
yolculuğundan hemen önce soruldu. ABD ile neler görüşülecek diye
merak ediyorsanız bize göre sıkışan iktidar aradaki buzları
çözmek için bazı isteklerde bulunacak. Vize olayının dışında
başka bir adım atılacak mı diye merak ediyorsanız; hiç merak
etmeyin, ABD’nin bu konuda geri adım atacağını sanmıyoruz. O
zaman bu ABD ziyareti beyhude ziyaretlerden biri olarak
anımsanacak ama bir gelişmenin de söz konusu olmayacağını hep
birlikte göreceğiz. Ya da şöyle diyelim; AKP ve saray iktidarı
zaman zaman yandaşlarını gazlamak için anti-Amerikancı sözler
ediyor ya, bunların hiçbirisinin aslının astarının olmadığını
göreceğiz.
Son olarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek
görevden alındı ya bunun bile AKP’yi rahatlatmayacağı açığa
çıktı. Geçmişte Fethullahçı olarak bildiğimiz Sincan Belediye
Başkanı Mustafa Tuna Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na
getirildi. Arkasından da sıcağı sıcağına İ. Melih Gökçek’in
bütün üst düzey görevlisi kimi varsa hepsinin de istifası
istendi.
Yani sizin anlayacağınız AKP ve saray Ankara’yı kazanmak için
bazı manevralara girişti ama bütün bunların bir yararı
olmayacak. Çünkü yok bunların Fetöcülükte birbirlerinden
farkları. Ha bu arada İ. Melih Gökçek mi Mustafa Tuna mı Osmanlı
Bankası onu da yakında göreceğiz.
Son söz; AKP ve saray iktidarı köküyle kömçeğiyle çürümüştür. Bu
yüzden de bu çürüklüğü ayakta tutmak için hiçbir sağlamlaştırma
girişimi tutmayacak, AKP ve saray iktidarı da 5 şiddetinde bir
depreme bile dayanamayıp 2019 ya da daha önce yapılacak olan
seçimlerle birlikte küldür diye yıkılıp gidecektir.
Kendileri için vergi cennetlerinde şirket kurup vurgunlar
vuranların da belki de bu ülkelere açtıkları ipek yolu bunların
kaçış yolu olacaktır kim bilir?