TURGUT KOÇAK (Genel Başkan)
05 NİSAN 2014
Türkiye'de son on iki yıldır sağdan sola doğru pek çok
kimsenin konuşması değişti. Aydınından gazetecisine, siyasetçisinden
akademisyenine kadar kimi karşımızda görürsek karşımıza "kul" betimlemesi
ile çıkıyorlar. Neymiş efendim; AKP iktidarı kul hakkı yiyormuş, vay kul
hakkı yenirmiymiş, nasıl olurmuş da kul hakkına el uzatılırmış. Kısaca
hırsızlıkları açıkça ortaya çıkanları eleştirmek için doğrudan doğruya
hırsız denmiyor da, kul hakkı yemenin günah olduğu anlatılarak çalmanın
çırpmanın doğru olmadığı sözümona anlatılmaya çalışılıyor.
Gazeteciler, aydınlar, siyasetçiler, akademisyenler kısaca bağımsızlıktan,
demokrasiden ve sosyalizmden yana olanlar vazgeçin toplumu koşullandırıp
kul derekesine indirmeye çalışan halk düşmanlarının dilini kullanmaktan.
Hani bu sözlerime şu yanıtı verdiğinizi duyar gibi oluyorum da ne kadar
sığ düşündüğünüzü görüp öfkeleniyorum. "Biz kul derken Allah'ın kulu
olmaktan söz ediyoruz" diyorsunuz değil mi? Oysa Osmanlı İmparatorluğu'nun
tarihine baksanız kul olmanın insanların başına ne belalar açtığını
göreceksiniz ya, nerede sizde o derinlikli bakış? Osmanlı değil miydi
Sadrazamından, vezirine, kısaca Osmanlı topraklarında yaşayan herkese
kulluğu layık görüpte astığı astık, kestiği kestik 600 yıl saltanat süren
imparatorluk? Ya daha önceki krallar, şahlar, sultanlar nasıldı? Onların
da şanı şöhreti kulluk üzerinden yürümüyor muydu?
Ne güzel, insanları önce Allah'ın kulu yapacak sonra da onları
padişahlara, sultanlara, şahlara, krallara kul edecek ve de onları iliğine
kemiğine kadar sömürüp ezerek yeryüzü Allahları olarak bir saltanat
süreceksiniz ki, görenler şaşanıza da, hükmünüze de maşallah çekecekler.
Kimse ne padişah, ne kral, ne sultan, ne şah soytarılarının onca zulmüne
çıkıp da bir çift söz bile söyleyemeyecek. Söyleyenler olursa onları
Allah'a asi gelen kullar olarak gösterip bilmem nerenin cehenneminde nasıl
yanacaklarını deli saçmaları ile korkutup baş eğdireceksiniz. Baktınız bu
da kâr etmiyor, o zaman da salacaksınız egemenin silahlı gücünü üstlerine
omuzlar üzerinden kelleler uçurulacak, kırım uygulanarak geriye kalanlar
bir kez daha kulluğa razı edilecek.
Bu tür yaklaşım masum bir yaklaşım olsa sözümüz olmayacak. Ancak bu tür
yaklaşım kesinlikle masum bir yaklaşım değil. Zorbalar karşısında toplumu
tevekküle ve başeğmeye sevkeden bir anlayış ki, insanlık adına utanılması
gereken bir şey.
Yahu adam çalmış çalmış! Çalana niye açıkça hırsız demiyorsun da, lafı
dolaştırıp dolaştırıp kul hakkı yemeye getiriyorsun? Ne demişler; bir
yalanı yüz kez söyle, dön geriye kendin de inan. Hesap bu kısaca. 2014
yılındayız, yurttaşlarımızı kul olarak varsın birileri tarif etsin, sana
ne oluyor, sen niye bu hırsız, soyguncu, zalim takımının ideolojisine
yardakçılık ediyorsun?
30 Mart 2014 günü seçim oldu öyle mi? AKP denilen herkese kul muamelesi
çeken bu parti bileğinin hakkıyla seçimi kazandı değil mi? En azından
rakamlar bunu gösteriyor diyeceksiniz de, koskocaman bir yalan deryasının
içinde yüzdüğünüzü biz görmeyeceğiz öylemi? Ey topluma seslenenler size
diyoruz. Hırsızların, zalimlerin, her sözü yalan olanların kullandıkları
sözcüklerden uzak durun. Onların ne suyu suyumuza karışsın, ne huyumuz
onların huyuna benzesin. Eğer toplumu bin beş yuz yıllık derin uykusundan
uyandıracaksak bunu onların dilini kullanarak yapamayız. Bizim dilimizde
kul vatandaş yoktur yok. Özgür vatandaş vardır, özgür vatandaş. Anlayın ve
kendinize gelin artık.
Yazıyı bitirirken kısaca cumhurbaşkanlığı seçimine de değinmek istiyorum.
Özellikle de CHP'ye dir bu sözüm. Şu seçimlerde olup bitenlere bir bakın.
Yurttaşın kullandığı oy başkasının hanesine yazılıyor. Kazanan hile ile
hırsızlıkla kaybediyor. Oyların sayımının sonucuna inanan bir tek kişi
kalmadı bu ülkede. Şu Ankara seçimlerinin sonucuna baksanız bir seçimin
çalma çırpma hile ve hırsızlıkla nasıl alındığını göreceksiniz.
Şimdi kalkmış bu koşullarda yurttaşları cumhurbaşkanı seçmek için sandığa
çağırıyorsunuz.
Bakın, ben size söyleyeyim; biz oylarımızla Abdullah Gül'ü ya da ne
bileyim adı hırsız sözcüğünün geçtiği yerde adı hemen anımsanan Recep
Tayyip Erdoğan'ı seçmek için sandık başına gideceksek o sandıklarınız
başınızda parçalansın.
Önce şu seçimlerin sonucunu derli toplu kamuoyuna bir açıklayın görelim,
ondan sonra gündeme cumhurbaşkanlığı seçimini de getirirsiniz.
Yahu sizin elinizi tutan mı var?